11 Mayıs 2012 Cuma

YAŞAYAN RUHLAR 1

hiç düşündünüz mü bi sabah uyandığınızda sevdiğiniz birinin yanında olmadığını?
kendiyle birlikte dünyanın sizi sevindiren yanlarını da alıp götürdüğünü?
yalnızlık bi yana mutluluğunuzun zamanla eriyeceğini ve mutluluk tabirinin yalnızca sözlük anlamıyla yetinmeniz gerekeceğini...gündelik sıkıntıların artık hiç'leşeceğini...
giden kişinin ağırlığınca kalbinizin tam ortasına bindireceği yükü..hani eğlenmek istediğiniz zaman bütün adrenalininizi harcarsınız fakat vücut ısınız sabitlemiştir sanki artık..çünkü giden kişiyle paylaşılmıştır, bütün yaşanılanlar gibi vücut ısınız bile paylaşılmıştır sanki.. sanki üşümesin diye bir yarınız O'na emanet verilmiştir ya hani ahirete kadar...hani ben neyim? ben kimim? neden ben değil? neden o? isyanında bulursunuz ya kendinizi ardışık zamanlarda... hani içinizdeki boşluk dolmaz hiç bir şeyle..hani yeniden başlarsınız herşeye, her güzel anıya ve her güzel an'a... ve bir o kadar güzel düşünmeye çalıştığınız şeylere de; yinede güzel değildir herşey.. hani bedeniniz yok olsa kurtulacağım sandığınız hisler varya onları çağırırsınız yanıbaşınıza..hani varlığında kırarsınız kırılırsınız kızarsınız kızdırısınız ya..sonra anlamsızlasır kırıldğınız ve kızdığınız ve bir o kadar önem taşır kırılmak ve kızdırılmak... hani pişmanlık gelir ya gündeme hiç zamanı değilken ve hiç hazır değilken siz... hani yükünüz ağırlaşır, önceden önemsemeden yaptığınız şeyler düşünülerek yapılır ya...ve sizi acıtır ya, kanatır ya buram buram...sanki acıların en büyüğü ve en olmayacak sanılanıdır ya.. sanki sadece aklınızdan geçtiğinde sevdiğinizin sizden gittiğini tahayyül ederken bile 'ALLAH KORUSUN' der düşünmekten bile çekiniriz ya ve sonunda bu duygu tüm benliğimizi alır ya bizden.. ve yaşarken anlarsınız ya ACILARIN KATLANILABİLİRLİĞİNE?.. ve katlanabilirken tüm olanlara ölür ya hücreleriniz...ve hücreleriniz yenilensin isterken bir yanınız, diğer yanınız  'hayır İstemiyorum, Kötü Olacağım, Hep Kötü Eskimiş Kalacağım Der ya' isyan dolu.. ve kitaplara şarkılara açarsınız ya içinizi..ve kirlidir ya herşey en az dünya kadar...kitaplarla ya da şarkılarla temizlenir ve yine onlarla kirlenirsiniz ya.. okuduğunuz her satır dinlediğiniz her söz sizi anlatır sizden birirleri olduğunu anımsatır ya size..hani yalnız değilim dersiniz, bunu dillendirmeseniz bile içinizde hissedersiniz ya farkında olmadan...hissettikçe rahatlar, rahatladıkça daralırsınız ya.. hergün yeni bir gün'ken eskidir ve acıları çoğaltır ya aslında..ve zamanla düzeldiğinizi sanarken yanıbaşınızdakiler, aslında siz her geçen gün içinizde büyüyen acınızı vermezsiniz ya kimseye..çünkü sizindir o acı..bütün yaşanılan mutluklar gibi.. va paylaşmadıkça siz, bitti sanarlar ya... işte o anlardan bahsediyorum..
 hiç düşündünüz mü yokluğun ne demek olduğunu...
Tüm varoluşlara şahit olurken Yokluk la bir olduğunuzu...
ben şimdi düşündüm.. düşündümde meğer ne çok şeye sahipmişim..

                                                                                               Fatma alkaya

 
Vakit Varken Tomurcukları Topla..Hayat Akıp Gitmekte.. Ve bugün Gülümseyen Bu Çiçek Yarın Ölüyor Olabilir.

6 Şubat 2012 Pazartesi

dışlanmak...

ruh hastası kokan bir günden etkisini hissedemediğim antidepresan tarzı hisler belki de..
hayat kaç kelimeden oluşur diye soruyorum kendime..ve kaç kelimedir benim yaşadığım...ve bu kadar az kelime yaşamışken neden her yer ruh kokar durur..neden kimse beni benimsemiyor..benliğime takılmak istemezken neden ben çıkıyor her sokak başında karşıma...ben bir hiç'ken, hiç olmalıyken neden her saniye benimle ilerliyor benliğim...
hayat bazen huzur veriyor inkar etmiyorum..ama çoğu zaman boğuyor..beyin sancılarım artıyor...kimseye söyleyemediğim göz ağrıları ve beyin ağrıları...ağrı nedir acaba...o da vücudun isyanımıdır benliğimize karşı yapılan..bazen insan içinde hissetmese de dilinde isyan eder ya..ama bilir Allah'ı sevdiğini ve Allah'ın da onu sevdiğini..ağrılarda bize mi isyan ediyor..bence öyle..ve her ağrı güçlü güçsüzlükler varediyor ruhumuzda..ruh olmasa belki daha mutlu olurduk.. zaman mutlulugun anlamını da bımezdık gerci..karma karısık hersey..yakında bu isyerınden de kovulacam..aman ne güzel ailesinin çalışkan kızı battı..dibe vurdu..aman ne güzel...

27 Ekim 2011 Perşembe

Sessiz Çığlık..

yazamıyorum... içim doldukça yazamıyorum...yazmak istedikçe yazamıyorum..
sanki bütün yetilerimi kaybediyorum..sanki tüm hepsi benden kaçmak istiyo..kovaladıkça yazma isteğimi yazamıyorum..içimde biriken kelimeler dilimden korkuyor...dilimden korkan kelimeler yürüğimi burkuyo..sanki tüm harfler isyanda..hepsi kaçışmış ücra köşelere..Yeter artık diyorlar, rahat bırak bizi...
kovalıyorum..yazamıyorum..özlüyorum..yazamıyorum..seviyorum..yazamıyorum..
anlatmak istiyorum sayfalara, yazamıyorum..içimdeki kelimeler boğuyor beni..anlamını bilmediğim kelimeler boğuyor beni..ellerim diyorum belki siz yardımcı olursunuz...yazamıyolar..hareket etmek istemiyolar..sanki cehennem yolu yazmak...sanki zakkum agacı yazmak...sanki annesini yitirmek yazmak..sanki uzaklaşmak yazmak..sanki bir bebeği öldürmek yazmak..sanki en olmadık biseymiş gibi, yazmak.. içimde gökdelen kurdu kelimeler..yazamıyorum....................

21 Eylül 2011 Çarşamba

elinden hiç bi şey gelmemek...

hani bazı anlar vardır ya..öyle kala kalırsınız..mim gibi..elif gibi dimdik te duramazsınız..başınız eğilir kalırsınız..o an hiç bişe yapmak mümkün değildir...
hayata dair yerli yersiz şeylere devam etmeniz beklenirken
aslında nefes bile alamazsınız siz..
boğulursunuz..tıkanmışsınızdır..
hiç bişe gitmez boğazınızdan aşağıya..
bazen ağlayamazsınız da..oysa bağıra bağıra ağlamaktır içinizden gelen..
işte tamda bu an'dayım..boğuluyorum..azalıyorum...
parça parça eksiliyorum..bütünüm yok..parçam yok..hiç bişe yok..
var olan herşey masal belki..varlık masal olduktan sonra....
masalların sonu muydu hep hüzünlü biten? yoksa masallarmıydı bizi gülerken hüzüne iten? sahi neydi tutunduğumuz? neydi bizi sımsıkı hayata bağlayan?
özlüyorum her an...
elimden hiç bişe gelmiyo malesef...
seni gülücüklerine geri döndüremiyorum..
ben miyim az olan? yoksa sen misin çok olan..anlayamıyorum...
neden ulaşmama izin vermiyosun sana?
sen her izin vermediğinde 
ben de seninle birlikte ölüyorum...

fatmaalkaya

12 Eylül 2011 Pazartesi

Anne Baba Çocuk Üzerine...

Bir çocuk düşünün..
Ve düşündüğünüz yerde bırakın kalsın..
Düşler en güzel noktalardır çünkü..
Temizdir.. Kimsesizdir..
Hayaldir.. Gerçektir..
Olması Gerekendir..
Onun için bırakın hiç büyümesin o çocuk...
Hep çocuk kalsın..
Hem büyüyüp napacak...
okula gidince harçlık istiycek; belki imkanları olmayacak..
arkadaşlarıyla gezmek isteyecek; belki izin verilmeyecek..
bi odası olsun istiyecek, içinde herşey darmadağın ama düzenli dursun istiycek;
belki o da olmayacak..
Kıyafetleri olsun istiycek, arkadaşlarına özenecek belki kimse yardım etmeyecek..
Sevgilisi olacak, görüşemeyecek belki..
Belki bi işi olmayacak..Belki bi evi ya da arkadaşı..
Belki ailesi olmayacak yalnız bırakacaklar O'nu..
Ya da Belki O yalnız bırakacak ailesini..
Belki anne babası yanında olacak ama varlıklarını hissetmeyecek..
Onun için bırakın hiç büyümesin o çocuk...
OL'duğu yerde kalsın...

Fatma ALKAYA

 

herşey büyüyünce başlar

Küçükken hep idollerimiz vardır ya hani...
Büyüyünceyle başlar herşey hani...
Büyüyünce bu yazar gibi yazmalıyım bu yüzden bunun kitaplarını çok okumalıyım...
Büyüyünce bu sanatçı gibi güzel olmalıyım bu yüzden yediklerime dikkat etmeliyim...
Büyüyünce bu dansçı gibi dans etmeliyim; süpperr olacak herkes beni tanıyacak..
Büyüyünce bu abla gibi olmalıyım, Büyüyünce bu abi gibi olmalıyım..
Ve büyüdükçe değişir hayat..Şekillenir Sen'le beraber...Bazen Sen'i bile kaybedersin büyüdüğünde..Başkası olursun..Kendin olan bi başkası ..Bi idol değil yani..Kendini hem kendin sanarsın hem bi başkası olduğunu bilirsin..içindeki kişi bu değildir belki..Belki de tam içindeki kişisindir..hayat şekillendirir aslında herşeyi..karşına çıkan insanlar, kaybedilen dostlar, arkadaşlar, ölümler ve yeni yaşamlar seni sürükler bi yerlere..ve sen de kendin olmaya çalışırsın.. Bazen başarırsın Bazen pes edersin..ama yine de yaşamaya devam edersin..Yeniden Büyüyecekmiş gibi..Yeniden Şekillenecekmiş gibi..İçinin kırılan yerleri yeniden onarılacakmış gibi..farklı şeylere tutunmaya çalışırsın..farklı insanlar farklı eğlenceler...hep çaba sarfedersin ve gün gelip yalnız kaldığında anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu..sahi; hepimizin sonu yalnızlık mıdır? başka çıkarı yok mudur bu oyunun?
yol bittiğinde ne yapacaz şimdi..boğuluyorum bu sorunun cevabından..

DİPNOT: Sanırım yazmayı artık beceremiyorum..bütün yazılarımın sonu yok..Bu da bi yalnızlık mıdır?

Fatma ALKAYA


  

4 Eylül 2011 Pazar

ve ben serisinden..

ve ben..
neden her seferinde kendimi
sana ayak uydurmuş buluyorum?..

Fatma Alkaya
September 5 2011
02:47

sallamasyon :S

beklentiler ve gerçekler..ne kadar kendimizden uzaklaşmamız istensede insan kendi olmaktan hiç bi zaman vazgeçemez...ve ne kadar zorlansada bişeyleri yapması için yapabildiğin şey her zaman istediğin şeydir.
bak bu noktada aklıma gelen şey şu: hep yazıyorum..yıllardır bulduğum heryere yazıyorum..ben yazdıkça rahatlıyorum belki ama değişen ne?
hiç bişe... hayat yazıyo oyunu ve sen oynuyosun..
bugunluk depresif bi kaç satır benden sana..
sırf bu beyaz sayfayı  kirletmek için yazdım bugun..

14 Temmuz 2011 Perşembe

İçimin Dışıma Küfretmesi

Bir Yol..Çizdiğim Bir Yol..Önce Yalnızlık..Tek Başınalık..Bazen Yarımlık..Hiçlik..Kendindensizlik ve bi o kadar da Kendindenlik...Yorgun Başlamışız sanırım.yorulmusuz yanlıs kişilerde, yanlıs yerlerde..soyutlanmış fikirlerimiz.. Beni Çizdiğin bir yol..seni çizmek istediğim bir yol..aynı yerde kesişiyor aslında.. içim içindekileri parçalıyo..senınkıler bendekılerı.. o kadar hüzün kokuyosun ki sevgilim..benden bi parcasın sankı... içimden düşmüşsün; ellerime, dudaklarıma, tenime... baktıklarında Seni'i Ben sanacaklar korkarım..  ve korkarım ben iyi değilim.. Hayır, Korkmuyorum! dikenler kaplamıs olabılır çizilen yolumuzu.. Yine de Korkmuyorum! Parçalansamda korkmuycam!.. 

Fatma ALKAYA 



ikibindokuz'un kasım'ı..1.gun


içimden gelen sessiz haykırıslar..
bir satırbası gıbıydı hersey..aralandı perde ve ıkı oyuncu cıktı sahneye..kımı zaman yemek masası, kımı zaman cay bahcesı,kımı zaman arkadas ortamı sınırlıyordu bu sahneyi..ama ıkımızde bılıyordukkı sınırsız yasanıyordu hayat..sahi hayat neydi? bi işkence..bi mutluluk..bi insan sesi..ya da bi cocuk aglaması..ya da baslı basına bı haykırıs..ıcındekılerı dısarı vurmak ıstedıgın, avazın cıktıgı kadar bagırdıgın ama sesını duyuramadıgın,bazen korkuyu bazen umudu barındıran bi sessizlik..sevincinde bile huzun olan bi oyun..drama..yalnız kendımızı yazdıgımız bır sıır..narsıst bır sevgı...ya da ben'ini kaybetmıs yasantılar..

ne zaman kendi içimize donsek o zaman goruyoruz hayatın aslında ne oldugunu..ve ne zaman dıger ınsanları gorsek o zaman baslıyoruz sahnelemeye ıcımızde yasattıgımız ısyankarlıgı..ve hepımız aynı oyunu oynuyruz aslında..bırbırımızın kopyasıyız ama hep farklı oldugumuz kanısındayız..ama aynıyız..toprak kokuyoruz yagmur yagmadıgı halde..ve her cekısımızde toprak kokusunu ıcımıze özluyoruz yasattıgımız sevgılıyı..sekılden sekıle sokuyoruz sonra..benlıgımızle butunlestırıyoruz ve bızden bırı oldugunu sanıyoruz...oysakı hepsı bır yanılsama..aynadakı aksımız gıbı tıpkı..o sanıyoruz kan dolasımımızı hızlandıran herseyı..ve hayat sanıyoruz sevdıgımız ayrıntıları..halbuki hayat icimizde ve biz yasattıkca can buluyor..ve varoldukca anlam kazanıyor yasama daır yankılar...


FATMA ALKAYA

Kasım 2009 


10 Temmuz 2011 Pazar

içsel sızıntılar -I-

Baş Ağrılarıyla Başlar Hayat...Sonra Bulantılar...Dengesizlik...
Hayat Dersin 'Bu Musun? Bu Kadar Mısın?
Cevap Gelmez...Cevabı da Sorusu da SEN'sindir Aslında...
Bilmezliğe Vurursun İşi...Bilmek İstemediğin Şeylerden Biridir Bu Da..
Bilmek..Boğulmak..Belki Yok Olmak...
Ya Da Yoklukta Bulmak Kendini Sarsıntılarla..
Ne Kadarını Biliyorsak Kendimizin, O kadar KENDİMİZİZ Aslında..
Ya da ne Kadarını Bilmiyorsak O Kadar Yabancıyız Kendimize..
İtiraf Etmediğimiz Duygularımız Yüzde Kaçımızı Bastırabiliyo Acaba..
Kendimiz ve Hayat Arasındaki Meridyen Derecesi Mi Bizden Uzaklaştıran Bizi..
Peki ya Depresyon, Psikolojik Semptomlar...
Bunlar Hangi Karesinde Ruhumuzun...
Ruhumuz Neyle Bütünleştiğinde Yeni RUhlar DOğurur?
Ruh Bütünleşirmi...Çiftleşir Mi? Hayatta Çiftleşmeyen Tek Şey RUH Mudur?...
Peki Hangimiz Bedenimiz Kadar Dinleriz Ruhumuzu?..
Dinlenirmi Dersiniz? Ya da Beden Yorulduğunda Ruh mu Gelir Gündeme..
Bağlantısı Nedir Bedenimizle..Hangi İvme Hangi İntegral Yeter Bu Bağlantıyı Çözmeye?
Peki Bütün Ne zaman Ayrılır Parçalarına?...
Her Parça Bir Bütünse Her Bütün Nedir?
Ne Kadar Bölünebiliriz Daha Bilmem Kaç Bin Parçaya..
Ne Kadarını Bölebiliriz Ruhumuzun? Ruh Bütün müdür? Parça Mı?
Beden Ve Ruh İki Ayrı Bütün Ya da Birbirlerinin Parçalarımıdır? 
Belki De Ruh Bedenle Beslenir... 
Bilmemek Ne Güzel Bi Hikmet.. Bilmekle Gelişirken Aklımız, Bilmemekle Sağlığını Yeniliyor...
Tezatlıklar..Ruh ve Beden Gibi..Zıt iki Parça Ya da Bütün..
Peki Gözyaşları??? Ruh'un Gözyaşları Varmıdır Acaba? 
Ne Kadar Maddesel Görünsede Gözyaşlarımız Aslında Mana'nın Ta Kendisi Değilmidir?
Hep Manevi Hisler Ağlatır Bizi.. Ama Dönüşümü Maddedir? Ne Yüce Bi Çizgi Bu..
Ne İnce Anlam..Beden Neye Anlam Yüklerse Mana'ya Ulaşıyor..
Madde'den Mana'ya giden Çizgi İşte Bu...bir kitap alırsın..Maddedir...Okursun Okursun..İçine İşledikçe Manaya Dönüşür..Birinden Hoşlanırsın..Maddedir..Tanırsın..Hissedersin..Aşık Olursun..Manaya Dönüşür..
Fatma ALKAYA 


Sonsuz Huzur II

içimden hangi parçamı çıkarsalar
Yinede bir damla eksiltemezler
sana olan sevgimi,
saygımı
ve düşüncelerimi...
Ve bırak beynimi,
kalbimi çıkarsalar dahi
bütün organlarım kalp görevini üstlenip
yine seni yasatacaktır.
biliyorum
sen benim bütünümsün...
dokunamadığım ama kokladığım,
yazamadığım ama okuduğum,
kıyamadığım,
hücrelerimin her bir parçasına adını kazıdığım,
kokunu işlediğim,
değişmezim, 
vazgeçilmezim,
ömrümsün...
sen benim,
Ben'liğimi oluşturan,
Kalp ritmimi Hızlandıran,
hücrelerimin oksijen ihtiyacını sağlayan,
Beni Ben Yapan VARLIĞIMSIN..
Sen Bana
Allah'ımdan sunulmuş
mucizevi bir Hediyesin..
Hiç bir Maddenin karşılayamayacağı İHTİYACım,
Sonsuz HUZURumsun...

Hani bazen insan kaybeder...
Bazen elindedir ama yine de kayıptır..
Bazen Neden Der;
Ama Vardır Elbet bilmediğimiz Nedenleri...
Her İşte bir Hayır...
Hangi Hayır da Bir Şer...
O kadar Acı ki Aslında
elindeyken anlamamaları Seni..
Ve Zorlaştırmaları..
Inadına Dersin..
Yasıyorum..
Inadına..


Hani Bazen Bir Yola Çıkarsın...
Yürürsün..
Koşarsın..
Susarsın..
Konusursun..
Konusacak Birilerini Ararsın..
Yanındadır..Ama Bulamazsın...
İçin Yanar..
Kavrulur..
Neden Dersin..
Her İşte bir Hayır...
Hangi Hayır da Bir Şer...

Hani Bazen...
Aslında Bazen Değil..
Her Zaman..
Seni Sevenlerle Yaşamalısın Hep..
Ve HUZURunu Teslim Etmemelisin
Sen i Anlamayanlara..

Haziran 2011
Fatma Alkaya


20 Haziran 2011 Pazartesi

..Sonsuz Huzur .. DEĞERLİ'ME...

içimden hangi parçamı çıkarsalar
Yinede bir damla eksiltemezler
sana olan sevgimi,
saygımı
ve düşüncelerimi...
Ve bırak beynimi,
kalbimi çıkarsalar dahi
bütün organlarım kalp görevini üstlenip
yine seni yasatacaktır.
biliyorum
sen benim bütünümsün...
dokunamadığım ama kokladığım,
yazamadığım ama okuduğum,
kıyamadığım,
hücrelerimin her bir parçasına adını kazıdığım,
kokunu işlediğim,
değişmezim, 
vazgeçilmezim,
ömrümsün...
sen benim,
Ben'liğimi oluşturan,
Kalp ritmimi Hızlandıran,
hücrelerimin oksijen ihtiyacını sağlayan,
Beni Ben Yapan VARLIĞIMSIN..
Sen Bana
Allah'ımdan sunulmuş
mucizevi bir Hediyesin..
Hiç bir Maddenin karşılayamayacağı İHTİYACım,
Sonsuz HUZURumsun...

Fatma Alkaya

Part II

18 Haziran 2011 Cumartesi

El Ayak Kulak Göz Kalp Beyin Ruh ve Boşluk üstüne...

uyandım...üşüyorum..battaniyeler..kusma nöbetleri..
sınırlı da olsa yalnızlık..
dışarda bekleyenlerin olduğunu bildiğin halde yalnızlık..
inadına yalnız kalma içgüdüsü..
korku..
tekrar kusma nöbetleri..
narkoz esintileri..
midenden gelen nikotin kalıntıları..
baş sancıları..
beyin ağrıları..
öksürme ya da öksürememe bulantıları..
boğucu sesler..
hasta bakıcılar...
doktorlar...
yeşil kıyafetler...
soğuk oda...
yine yalnız kalma içgüdüsü...
nedense ne hasta bakıcılar ne hemşireler ne de doktorlar canlı değil sanki..
sanki hepsi birer mumya ya da hepsi birer robot..
tek canlı sen kalmış gibisin sanki..
yorgunluk..
bitkinlik..
ben burda ne arıyordumluk...
saatlerin güne çalması..
saniyelerin saat taklidi yapması..
12 saatin 12 gün sanılması ve 12 gün sonunda sevdiğine dokunmak...
sadece dokunmak...
onu hissetmek sonra..
gözyaşını hatırlamak...
ve 12 günün duşunu almak bir damla gözyasında...
hangi damla bu kadar temizler insanı...
ve hangi damla bu kadar temizdir tonlarca akan suyun yanında..
korku..
kabuslar..
ikilemler..
ortada kalma içgüdüsü..
ve tabana değip ayaklarının en basar haliyle sonra zıplayabilmek...
kaç kişiye bahşedilir bu zirve duygusu..
ölüme yaklaşıp kaçmak..
ne büyük bi duygu..
ne yüce bi his..
sevgi adını verirken ailen dışında arkadaşlarınla dostlarınla paylaştıklarına...
yaşamak diye adlandırırken aldığın nefesi...
ne farklı şeymiş sevgi...
sevmek..
narkozdan ilk uyandığında aklına gelen kişi midir karşılığı?
yaşadığın tüm sıradanlıklar
- yemek, içmek, uyumak, çalışmak, yürümek, koşmak, ağlamak vs. -
aslında ne kadar değerli O'nunlayken...
ve aslında gündelik yapılan herşey
yanında O olduğu için AŞK ve Sevgi'yi barındırıyor özünde...
Kimse anlamazken SEN'i ve bi HOŞGELDİN'i Çok görürlerken
aslında o kadar basit düşünürler ki...
yapılacak olan ve yapılması gereken listesi vardır kafalarında hep..
din ya da töre olarak adlandırdıkları..
ama din de yeri yoktur hiçbirinin..
kul hakkı herşeyden önemlidir...
ve töre hiç mi hiç lüzümu olmayan bir şeydir hayatımızda...
insanı zorlayan,
kurallar koyan, kendi kanunlarını yapmayanları cezalandıran,
ki bu kanunları kim koymuştur bu bile belli değildir kanımca,
saçma sapan yerli yersiz insanı bunalıma sürükleyen,
insan ilişkilerini zorlaştıran bi kurallar ve kuramlar bütünü...
ne gerek var bunca şeye..
önemli olan kul hakkıysa eğer ki Öyle!..
neden zorlarsınız mutluluğu
ve neden Mutsuzluk için uğraş verirsiniz...
İstediğim çok sey değil aslında..
benim değer verdiğime Değer vermeniz...
eğer ben önemiysem O da Önemli... 
Yaratıcı dan Allah'ımdan daha iyi bilemesiniz ki...
ve Allah'ım O'nu bana
Ben'i O'na
Uygun Görmüşse
Kim Olursanız Olun
Bunu Bozamazsınız ki..

PARCA I
Fatma ALKAYA

30 Mayıs 2011 Pazartesi

içsel sızıntılar -I-

Baş Ağrılarıyla Başlar Hayat...Sonra Bulantılar...Dengesizlik...Hayat Dersin 'Bu Musun? Bu Kadar Mısın? ' Cevap Gelmez...Cevabı da Sorusu da SEN'sindir Aslında...Bilmezliğe Vurursun İşi...Bilmek İstemediğin Şeylerden Biridir Bu Da..Bilmek..Boğulmak..Belki Yok Olmak...Ya Da Yoklukta Bulmak Kendini Sarsıntılarla..Ne Kadarını Biliyorsak Kendimizin, O kadar KENDİMİZİZ Aslında..Ya da ne Kadarını Bilmiyorsak O Kadar Yabancıyız Kendimize..İtiraf Etmediğimiz Duygularımız Yüzde Kaçımızı Bastırabiliyo Acaba..Kendimiz ve Hayat Arasındaki Meridyen Derecesi Mi Bizden Uzaklaştıran Bizi..Peki ya Depresyon, Psikolojik Semptomlar...Bunlar Hangi Karesinde Ruhumuzun...Ruhumuz Neyle Bütünleştiğinde Yeni RUhlar DOğurur? Ruh Bütünleşirmi...Çiftleşir Mi? Hayatta Çiftleşmeyen Tek Şey RUH Mudur?...Peki Hangimiz Bedenimiz Kadar Dinleriz Ruhumuzu?..Dinlenirmi Dersiniz? Ya da Beden Yorulduğunda Ruh mu Gelir Gündeme..Bağlantısı Nedir Bedenimizle..Hangi İvme Hangi İntegral Yeter Bu Bağlantıyı Çözmeye? Peki Bütün Ne zaman Ayrılır Parçalarına?...Her Parça Bir Bütünse Her Bütün Nedir?Ne Kadar Bölünebiliriz Daha Bilmem Kaç Bin Parçaya..Ne Kadarını Bölebiliriz Ruhumuzun?Ruh Bütün müdür? Parça Mı? Beden Ve Ruh İki Ayrı Bütün Ya da Birbirlerinin Parçalarımıdır?Belki De Ruh Bedenler Beslenir...Bilmemek Ne Güzel Bi Hikmet..Bilmekle Gelişirken Aklımız, Bilmemekle Sağlığını Yeniliyor...Tezatlıklar..Ruh ve Beden Gibi..Zıt iki Parça Ya da Bütün..Peki Gözyaşları??? Ruh'un Gözyaşları Varmıdır Acaba? Ne Kadar Maddesel Görünsede Gözyaşlarımız Aslında Mana'nın Ta Kendisi Değilmidir? Hep Manevi Hisler Ağlatır Bizi..Ama Dönüşümü Maddedir? Ne Yüce Bi Çizgi Bu..Ne İnce Anlam..Beden Neye Anlam Yüklerse Mana'ya Ulaşıyor..Madde'den Mana'ya giden Çizgi İşte Bu...bir kitap alırsın..Maddedir...Okursun Okursun..İçine İşledikçe Manaya Dönüşür..Birinden Hoşlanırsın..Maddedir..Tanırsın..Hissedersin..Aşık Olursun..Manaya Dönüşür..

Fatma ALKAYA

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Hayat ve Sevmek Üzerine...

Sevmek Hangi Eylemin İfade Şeklidir?...Hangi eylem Sevmenin ifadesidir ya da?...Ya da Sevgi bir eylem mi Yoksa Bir His Midir?..Ya da Sevmek Hangi Hissin Ağır Yankısıdır?Hangi Ağır Yankı Buna Eşdeğerdir?...Sevmek..Eylem..His..Hiçbiri Benim Sevgimi Anlatmaya Yetmez Oysa..
Sevmek Kendin Olmaktır...Kendin Bilmektir Karşındadkini..Kendin İçin Yaptığın Şeyi O'nun İçin De Yapmaktır...Güvendir...Teslimiyettir Hemde Koşulsuz Şartsız..Bazen Gülmek..Bazen Ağlamaktır..Bazen Yaşamak Bazen Ölmektir..Bazen Korkmak Bazen Korkunun Üzerine Gidebilmektir...Bazen Yemektir..Bazen Farkındalık..Kendini Farketmektir Aynalarda..Ve Yanında Durmaktır Her Halinle..Bazen Ruh'tur Bazen Beden..Bazen Madde Bazen Mana..Kendini Yinelemektir Her Dokunuşunda...Bazen Kaybetmektir, Kazanmak Bazen...Bazen Boşluktur, Doldurulması Gereken..Bazen Kalabalıktır Boşalmayı Bekleyen..Yalnızken Bile Yanında Olmasıdır...Yanındayken Kendinden Olmasıdır...İfade de Eksiklik, Hislerde Yoğunluk..Dilinin Ucunda Hissettiğin Ama bir Türlü Ulaşamadığın Kelimedir...Bazen Yalnızlıktır İçinden Çıkamadığın, Her yolda kaybolduğun ve Çoğu zaman Bütünlüktür Tanımlayamadığın...
Vurgusu Olmayan En güçlü Sözcüktür Kalbinden Diline Dökülen...Sonra Boğulduğun Su'dur Çözümlenmesini Bekleyen..Bazen Sır'dır. EN Mahremindir...Ve Hep Sığ'dır EN Yüceliğin...Kabullenmektir Herşeyden Önce..Benimsemektir Ruhunda Sorgusuz Sualsiz...Yaratan'dan Aldığımız En büyük Ortak Özelliktir Merhamet Bab'ında...Kimi Zaman Aynı Tabaktan Yemek, Kimi Zaman Aynı Havayı Solumak...Ama EN Önemlisi Ruhunu RUhunda Hissetmektir Galu Beladan Bu Yana..Şarkıdır Bıkmadan Dinlediğin..Şiirdir Ezberlediğin..Ve Hayattır, Yaşamak İçin Savaş Verdiğin..Korkudur, Ruhundan Koparılacağını Düşündüğün..Ve bir Düştür, Uyanmamak İçin Debelendiğin...Uyumaktır..Uyanmaktır..Yürümektir..Gündelik Eylemlerinin Anlam Kazanmasıdır..Anlam Yükü Ağır Olan, İfade Edemediğin, Yanında Huzur Bulduğundur..Huzur Bulunmadığında Yıkıldığındır...Sonra Uyuduğundur Gece Boyunca...Huzursuzluktur Unutulduğunda..İçinden Giden En Derin Organındır Hayat Bulması İçin O'nu Bekleyen..Yorulmaktır Belki Sonra..Ama Yinede Savaşmaktır Tüm Olumsuzluklara..Sevgi Ben'dir..Sevgi Sen'dir..Ben ve Sen'dir.Çoğuldur Sevgi Çoğu Zaman..Biz'dir Sevgi..Sen Olmazsan Sevgi Bölünür..Ben Olmazsam Sevgi Bölünür..Sevgi Sen'in Ve Ben'im içinde Bulunduğumuz Bir Bütündür....Tek Beden Ve Tek Ruh...
Fatma ALKAYA

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Bugüne Dair Notlar...

Uykusuzluğumun uykusunda katlederken zamanı, yaşamak ve yaşlanmak uğruna bütün endişelerimiz...Yorgun bir gün doğuşu..yorgun düşünceler...yorulmuş insanlar..laçkalaşmış beyinler...iş akdi ile çıkılan yollar..
Hep değil midir ki dünya için bu uğraşlar..ve hep değil midir ki kavgalar boşuna..insanlar kelimeleri ne hızlı sarfeder oysa..ve ne kadar az düşünür...
Bir yolcu edasında her gün aynı yollar gidilir, aynı düşünceler yorulur ve aynı kendinle savaşılır..
Oysa ne kadar güçlü olsanda hiç bir güç karşındaki insanı alt etmeye yetmez. Bunu anlamaz cahil beyinler..gün gelir kendinden altta bulduğun düşünce düşer aklına, beynine ve senin üst'ün olur..
keser ve sap meselesi neticede...
Hayatta geç kaldığımız nice seyler varken bi işe yetişmek nedir ki bu geç kalınmışlığın yanında.
Ve Sen..
Kendini Mükemmel sanan Varoluş..
Evet Sen..
Sen Ne'sin ki benim geç kaldıklarım yanında...
Ebeveynlerde belki suç..belki insan olmakta..insan sıfatını vermek bazı Yaratılışlara..Ne büyük hikmet anlayana....
Anlamazlar..Anladım gerekçesiyle gelirler..ama anladıkları yaşadıkları tecrübeyle sınırlıdır.Ne görmüşlerdir ki hayatta..Para desen her zaman ellerinin altında...Her zaman arkalarında birileri.ve hiç kaybetme hissi olmayan insan ne kadar anlayabilir ki kayıpları..
Binlerce defa şükür Yaradan'ıma..Yüzbinlerce Şükür..
Yanımda olan Benden beri...Yanımda olanı bana bahşeden ALLAHıma Sonsuz Kere şükürler olsun... 
Bugünü atlatmamda yardımcı olduğu için binlerce tesekkur geziniyor damarlarımda...
İnsanı insan yapan içindeki temiz his..O temiz hissi bana hissettirdiği için....
Hayatındaki Anlamımı Hergün Yenilediği İçin...
Attığım her adımın O'nun için olduğunu Bildiği İçin...
Yorgunluğumu Yorgunluğunda anladığı için...
Elimi Tuttuğunda tüm negatiflerimi sildiği İçin..
Yaşattığı en Güzel An'lar için...
Beni Kendi Bildiği İçin...
Hem İlk'im Hemde Son'um Olduğu İçin..
Herşeyi şakalaştırıp Hayatı Ti'ye almayı öğrettiği için...
Beklemenin ve Özlemenin Anlamını Özelleştirdiği İçin...
Kendimle kaldığımda yanımda olduğunu hissettirdiği için...
Mutluluğu Ruhuma bahşettiği için..
Gözlerime baktığında Ruhumu okşadığı için..
Herşeyden Önemlisi Kendi olduğu için..
Ve beni kendi bildiği için..Teşekkürler Değerlime... İyiki hayatımdasın..İyiki Benimsin..İyi ki Ben'sin..Ve Ben'de İyi ki Sen'im...
Fatma Alkaya

8 Mayıs 2011 Pazar

1YaRaSaNıN GöZüNDeN DüNYa..

Dünya yuvarlaktır...
Geoid diyorlar buna..
Hayatım boyunca insanların geoid karakterleriyle savaştım hep.Belki yenildim.Yine de savaştım işte.Barıştım sonra tüm kişiliklere.Hepsini kabul etmek gerek diyordu üstad.Barış açtım savaşa!Ve şimdi seni de bekliyorum..Savaştan Barışıma...
Hoşgeldin...
Hoşgeldin..Zindanıma Bahar Getirdin....