20 Haziran 2011 Pazartesi

..Sonsuz Huzur .. DEĞERLİ'ME...

içimden hangi parçamı çıkarsalar
Yinede bir damla eksiltemezler
sana olan sevgimi,
saygımı
ve düşüncelerimi...
Ve bırak beynimi,
kalbimi çıkarsalar dahi
bütün organlarım kalp görevini üstlenip
yine seni yasatacaktır.
biliyorum
sen benim bütünümsün...
dokunamadığım ama kokladığım,
yazamadığım ama okuduğum,
kıyamadığım,
hücrelerimin her bir parçasına adını kazıdığım,
kokunu işlediğim,
değişmezim, 
vazgeçilmezim,
ömrümsün...
sen benim,
Ben'liğimi oluşturan,
Kalp ritmimi Hızlandıran,
hücrelerimin oksijen ihtiyacını sağlayan,
Beni Ben Yapan VARLIĞIMSIN..
Sen Bana
Allah'ımdan sunulmuş
mucizevi bir Hediyesin..
Hiç bir Maddenin karşılayamayacağı İHTİYACım,
Sonsuz HUZURumsun...

Fatma Alkaya

Part II

18 Haziran 2011 Cumartesi

El Ayak Kulak Göz Kalp Beyin Ruh ve Boşluk üstüne...

uyandım...üşüyorum..battaniyeler..kusma nöbetleri..
sınırlı da olsa yalnızlık..
dışarda bekleyenlerin olduğunu bildiğin halde yalnızlık..
inadına yalnız kalma içgüdüsü..
korku..
tekrar kusma nöbetleri..
narkoz esintileri..
midenden gelen nikotin kalıntıları..
baş sancıları..
beyin ağrıları..
öksürme ya da öksürememe bulantıları..
boğucu sesler..
hasta bakıcılar...
doktorlar...
yeşil kıyafetler...
soğuk oda...
yine yalnız kalma içgüdüsü...
nedense ne hasta bakıcılar ne hemşireler ne de doktorlar canlı değil sanki..
sanki hepsi birer mumya ya da hepsi birer robot..
tek canlı sen kalmış gibisin sanki..
yorgunluk..
bitkinlik..
ben burda ne arıyordumluk...
saatlerin güne çalması..
saniyelerin saat taklidi yapması..
12 saatin 12 gün sanılması ve 12 gün sonunda sevdiğine dokunmak...
sadece dokunmak...
onu hissetmek sonra..
gözyaşını hatırlamak...
ve 12 günün duşunu almak bir damla gözyasında...
hangi damla bu kadar temizler insanı...
ve hangi damla bu kadar temizdir tonlarca akan suyun yanında..
korku..
kabuslar..
ikilemler..
ortada kalma içgüdüsü..
ve tabana değip ayaklarının en basar haliyle sonra zıplayabilmek...
kaç kişiye bahşedilir bu zirve duygusu..
ölüme yaklaşıp kaçmak..
ne büyük bi duygu..
ne yüce bi his..
sevgi adını verirken ailen dışında arkadaşlarınla dostlarınla paylaştıklarına...
yaşamak diye adlandırırken aldığın nefesi...
ne farklı şeymiş sevgi...
sevmek..
narkozdan ilk uyandığında aklına gelen kişi midir karşılığı?
yaşadığın tüm sıradanlıklar
- yemek, içmek, uyumak, çalışmak, yürümek, koşmak, ağlamak vs. -
aslında ne kadar değerli O'nunlayken...
ve aslında gündelik yapılan herşey
yanında O olduğu için AŞK ve Sevgi'yi barındırıyor özünde...
Kimse anlamazken SEN'i ve bi HOŞGELDİN'i Çok görürlerken
aslında o kadar basit düşünürler ki...
yapılacak olan ve yapılması gereken listesi vardır kafalarında hep..
din ya da töre olarak adlandırdıkları..
ama din de yeri yoktur hiçbirinin..
kul hakkı herşeyden önemlidir...
ve töre hiç mi hiç lüzümu olmayan bir şeydir hayatımızda...
insanı zorlayan,
kurallar koyan, kendi kanunlarını yapmayanları cezalandıran,
ki bu kanunları kim koymuştur bu bile belli değildir kanımca,
saçma sapan yerli yersiz insanı bunalıma sürükleyen,
insan ilişkilerini zorlaştıran bi kurallar ve kuramlar bütünü...
ne gerek var bunca şeye..
önemli olan kul hakkıysa eğer ki Öyle!..
neden zorlarsınız mutluluğu
ve neden Mutsuzluk için uğraş verirsiniz...
İstediğim çok sey değil aslında..
benim değer verdiğime Değer vermeniz...
eğer ben önemiysem O da Önemli... 
Yaratıcı dan Allah'ımdan daha iyi bilemesiniz ki...
ve Allah'ım O'nu bana
Ben'i O'na
Uygun Görmüşse
Kim Olursanız Olun
Bunu Bozamazsınız ki..

PARCA I
Fatma ALKAYA